ANKARA NÖBETÇİ ASLİYE CEZA MAHKEMESİNE
Gönderilmek Üzere
ANKARA 1. SULH CEZA HAKİMLİĞİNE
Dosya No:2023/339 Sorgu
KARARA İTİRAZ
EDEN (ŞÜPHELİ) : X X(TCKN:X)
MÜDAFİ : Av.Ferhat AYHAN
KONU : Ankara 1. Sulh Ceza Hakimliği’nin 04/06/2023 tarihli 2023/X Sorgu sayılı kararı ile vermiş olduğu tutuklama tedbirlerine itirazlarımızın ve şüphelinin salıverilmesi taleplerimizin sunulmasından ibarettir.
AÇIKLAMALAR :
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nca yürütülen 2023/X nolu soruşturma kapsamında 04/06/2023 tarihinde şüphelinin ifadesi alınmış ve tutuklama tedbiri uygulanması istemiyle Ankara 1. Sulh Ceza Hakimliği’ne sevk edilmiştir. Ankara 1. Sulh Ceza Hakimliği 04/06/2023 tarih ve 2023/X sorgu sayılı kararı ile müdafii olduğum şüpheli hakkında CMK m.100 gereğince tutuklanma tedbirinin uygulanmasına karar verilmiştir. Ankara 1. Sulh Ceza Hakimliği’nin tutuklama kararı yerinde değildir. Yasal süresi içinde karara itiraz ediyoruz. Şöyle ki;
Ankara 1. Sulh Ceza Hakimliği '' Şüphelinin atılı suçu işlediğine dair kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteriri somut delillerin bulunması şüphelinin kollukta ve hakimliğimiz huzurunda vermiş olduğu ifadesi 03/06/2023 tarihinde saat 20.00 sıralarında şüphelinin kullanımında bulunan Mavi renkli Kasa kısmı siyah renkli araç ile X Bankaası önünde durduğu ve aracın kasasına yükleme yaptığı, vatandaşların müdahalesi üzerine olay yerinden ayrıldığına dair görüntü inceleme tutanağı ile olay ve yakalama tutanağı birlikte değerlendirildiğinde dosya içerisinde bulunan bilgi belge ve tutanaklar itibariyle kuvvetli suç şüphesini gösteren mevcut delil durumu, atılı suçun CMK'NIN 100/3-a maddesinde sayılan katalog suçlardan oluşu ve dosya içeriğine göre tutuklama nedenlerinin varlığı soruşturma dosyası kapsamına göre tutuklama tedbirinin ölçülü olması ve adli kontrol tedbiri uygulanmasının şu aşamada yetersiz kalacağı anlaşıldığından şüphelinin isnat edilen suçtan tutuklanmasına '' şeklinde karar vermiştir.
Kararda belirtildiğinin aksine söz konusu olay yerini gösteren kamera görüntülerinde söz konusu hırsızlık mallarını aracına yükleyen kişinin müvekkilim olduğuna dair şüpheye yer götürmeyecek bir durum söz konusu değildir. Nitekim söz konusu olayın görgü tanıkları vardır. Ancak tanıkların ifadelerine danışılmamıştır. Görgü tanıklarının ifadelerine danışılırsa zaten söz konusu hırsızlığa teşşebbüs suçunu işleyen kişinin müvekkilim olmadığı anlaşılacaktır. Müvekkilim zihinsel engellidir ve bu durum sağlık raporuyla da sabittir. Olay gecesi de alkollü olması ,zihinsel engelli olması ve trafik kazası yaşamasının şokuyla ifadesini ayrıntılı anlatamamış ve kendisini tam olarak ifade edememiştir.
Müvekkilim zihinsel engellidir. Atılı suçla bir ilgisi yoktur. Zaten eğer söz konusu suçu işlemiş olsa bile yaptığı fiili idrak edecek akıl sağlığına sahip değildir. (Müvekkile ait sağlık kurulu raporu ektedir.) TCK madde 32/1 '' Akıl hastalığı nedeniyle, işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılayamayan veya bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneği önemli derecede azalmış olan kişiye ceza verilmez. Ancak, bu kişiler hakkında güvenlik tedbirine hükmolunur.'' şeklinde hükmolunur. Eğer söz konusu suçu müvekkilim işlemiş olsaydı dahi zihinsel engelli olması ve alkollü olması davranışlarını yönlendirme yeteneğini önemli derecede azaltmış olmasından dolayı ceza verilmesi veya tutuklama güvenlik tedbirine başvurulması TCK'ya aykırıdır.
Tutuklamanın sadece bir güvenlik tedbiri ve son çare olan bir güvenlik tebdiri olması göz önünde bulundurulduğunda, kaçma ve delilleri yok etme anlamında herhangi bir yola başvurmayan ve böyle bir şüphesi de bulunmayan şüphelinin tutuklama ile hürriyetinden yoksun bırakılması gerek T.C. Anayasasına gerekse de AİHS’ne açıkça aykırıdır. AİHM de içtihatlarında tutuklamanın en son önlem olarak uygulanması gerektiğinden bahsetmekte; başka bir önlemle tutuklamadan sağlanan yarar sağlanabilecekse, tutuklama yoluna gidilmemesi gerektiğini söylemektedir. CMK 109’daki adli kontrol kurumunun tutuklamaya göre öncelikle uygulanması gerekir. Tutuklama en son tedbirdir. Sulh Ceza Hâkimliği, öncelikle adli kontrolü uygulamadan tutuklamaya hükmetmemelidir. Müvekkilimin hakkında adli kontrol tedbiri uygulanmadan, bu tedbirden yarar sağlanıp sağlanayacağı tespit edilmeden doğrudan tutuklama kararı verilmesi hukuka aykırılık oluşturmaktadır.
Şüphelinin kaçma şüphesi söz konusu değildir. Şüpheli daha önce yurtdışına çıkmamıştır. Pasasortu dahi yoktur. Dolayısıyla kendisinin kaçma şüphesi bulunması hayatın olağan akışına aykırıdır. Yine şüphelinin delilleri karartma şüphesi de bulunmamaktadır. Zira soruşturmanın bu evresinden sonra toplanılacak deliller şüphelinin ulaşamayacağı, etki edemeyeceği delillerdir. Ayrıca bu aşamadan sonra toplanılacak delillerin şüphelinin lehine olacağı da aşikardır. Kaçma ve delilleri yok etme şüphesi bulunmayan, adli kontrol hükümleri uyarınca serbest bırakıldığı takdirde tüm yükümlülükleri gereği gibi yerine getirecek olan şüphelinin tutuklu kalması aşırı bir tedbir olup, tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılmasına, hâkimliğiniz aksi kanaatte ise ADLİ KONTROL hükümleri uyarınca serbest bırakılmasına karar verilmesini isteme gereği hâsıl olmuştur.
İSTEM VE SONUÇ :
Açıklanan nedenlerle ve sayın mahkemenizin re’sen takdir edeceği nedenlerle;
-Şüpheli hakkında verilen tutuklamaya ilişkin kararın İTİRAZEN KALDIRILMASINA ve ŞÜPHELİNİN SALIVERİLMESİNE,
Sayın mahkemeniz aksi kanaatte ise CMK m.109 ve diğer hükümler gereğince tutuklama tedbirinin ADLİ KONTROLE çevrilmesini şüpheli müdafi olarak saygılarımla arz ve talep ederim.11/06/2023
Şüpheli Müdafii
Av.Ferhat AYHAN
(E- imzalıdır)
Comments