ANKARA 16. ASLİYE CEZA MAHKEMESİNE
DOSYA NO :2024/X
SANIK : X X (TCKN:X)
Adresi : X
SANIK MÜDAFİİ : AV. Ferhat AYHAN-Ankara Barosu Sicil No:43013
UETS:16676-76138-48737
Adresi :Hacı Bayram Mahallesi Sanayi Caddesi Ulus İş Hanı B Blok No :4 İç Kapı No 312 Altındağ/Ankara
KONU : Savunma Dilekçemizden İbarettir
AÇIKLAMALAR
Yukarıda bilgileri yazılı Sayın Mahkemeniz dosyasında müvekkilim hakkında Türk Ceza Kanunu 106/1-2.cümle, 125/1-4,86/2-1.ve 2. cümle,53/1 ve 58 maddeleri dolayısıyla kamu davası açılmıştır. Ancak aşağıda ayrıntılı olarak izah edeceğimiz üzere müvekkilim atılı suçu işlememiştir. Şöyle ki:
Müştekinin önceden planladığı bir senaryodan ibarettir. Daha önce aralarında bir husumet olmuş ve ceza dosyası uzlaşma ile sonuçlanmıştır. Bu şekilde para kazanan müşteki bunu artık kar amacı olarak görmüştür.
Müştekinin amacı müvekkili tahrik edip kendisini darp etmesini sağlayıp müvekkilden uzlaşma ile yine para almaktır. Bu olaya arkadaşlarını da ortak etmiştir. Delile ihtiyacı olduğu için de arkadaşları A, B ve arkadaşı C tanık olmasını sağlamıştır. Bu şekilde arkadaşları ile müvekkilin evinin önüne birkaç kez gidip müvekkili tahrik etmiştir. Ancak müvekkilim müştekinin beklediği gibi kendisine karşı yaralama veya hakarette bulunmamıştır. Buna rağmen yine de müşteki yazdığı senaryoyu devam ettirmiştir. Tüm bu hususlar çelişkili tanık beyanları ve tanık D'n ifadeleri ve diğer delillerle ve de ortada suçu ispatlayan herhangi somut inandırıcı bir delil bulunmaması ile zaten sabittir.
MÜŞTEKİ VE TANIKLARININ BEYANLARI ÇELİŞKİLİDİR. BEYANLARININ ÇELİŞKİLİ OLMASI BÖYLE BİR OLAY YAŞANMAMASINDAN KAYNAKLANMAKTADIR. SENARYODAN İBARETTİR.
...., kolluktaki ifadelerinde A, ATM'den para çekecekti derken, dinlenen tanıklar Bün para çekeceğini söylemektedir. Müşteki, dördümüz araçtan indik derken, diğer tanıklar yalnızca .... araçtan indiğini beyan etmektedir. Neden olay yerine gittikleri ve olayın neresinde oldukları konusunda tanıkların kendi aralarında bir fikir birliği yoktur ve müşteki ve tanıklar arasında birbiri ile çelişen ifadeler vardır. Bunun nedeni müvekkilin evinin önüne niye gittiklerini gizlemeleri ve alelacele bir senaryo uydurmalarından kaynaklanmaktadır.
TANIĞIMIZIN VE MÜVEKKİLİN BEYANLARI BİRBİRİ İLE ÖRTÜŞMEKTEDİR
Tanık D alınan beyanlarında .... tanımıyorum, o gün gördüm, "ben SANIĞIN evinde misafirlikteydim, ağız tartışması oldu, kırıcı değil, ondan önce de o kadın buna yapmışmış, o gün ben orada oturuyordum, bu ona hakaret makaret etmedi, ben aşağıya indim, güvenliğe ben söyledim, biz ikimiz balkondaydık, onlarda aşağıda yüksek sesle bağırıyorlardı, ben orada güvenliğe indim, güvenliğe ben söyledim, benim denetimli serbestliğim olduğu için olaya karışmak istemedim, ismimin geçmesini istemedim, bu olay sadece balkonda oldu, aşağıda bişey görmedim, ben güvenliğe gittim, güvenliğe sorabilirsiniz, güvenlik dediğim apartmanın güvenliğidir de" demiştir. Tanık o gün müvekkilin evindeydi olayın başından sonuna kadar görmüştür. Müşteki ve arkadaşlarının müvekkili tahrik edici davranışlarını görmüş bu nedenle olayın büyümesini engellemek hatta için site güvenliğine haber vermiştir. Ancak beyanlarına göre müvekkil müştekiyi darp etmemiş veya hakaret etmemiştir. Böyle bir şey olsa bunu görürdü.
OLAY GÜNÜNDEN BİRKAÇ GÜN ÖNCE MÜŞTEKİ VE ARKADAŞLARI YİNE MÜVEKKİLİN EVİNİN ÖNÜNE GELİP MÜVEKKİLİ TAHRİK ETMİŞLERDİR. MÜVEKKİL BUNUN İÇİN POLİSİ ARAMIŞTIR
(BU BAŞLIK ALTINDA AÇIKLAMA)
ÇELİŞKİLİ TANIK BEYANLARI DIŞINDA DELİL BULUNMAMAKTADIR
“Ceza Yargılamasının amacı hiç bir duraksamaya yer vermeden maddi gerçeğin ortaya çıkarılmasıdır. Bu araştırmada, yani gerçeğe ulaşmada mantık yolunun izlenmesi gerekir. Gerçek; akla uygun ve realist, olayın bütünü veya bir parçasını temsil eden kanıtlardan veya kanıtların bütün olarak değerlendirilmesinden ortaya çıkarılmalıdır. Yoksa bir takım varsayımlara dayanılarak sonuca ulaşılması, Ceza Yargılamasının amacına kesinlikle aykırıdır. Ceza Yargılamasında kuşkunun bulunduğu yerde, mahkumiyet kararından söz edilemez. Bu ilke evrenseldir.”
Yargıtay Ceza Genel Kurulu, 1993/6-79E., 1993/108K., 19.04.1993 Tarihli Kararı.
"Benzer olaylarda sanık ya da sanıkları sadece olay nedeniyle tanıyan tanıkların dosya içeriğine uygun iddialarına üstünlük tanınması gerektiği konusunda gerek uygulamada gerekse teoride herhangi bir duraksamanın mevcut olmamasına karşın, incelemeye konu eylemde olduğu gibi sanık ya da sanıkları önceden tanıyan tanık ya da tanıkların beyanlarının daha kuşkulu karşılandığı bilinen bir gerçektir. Yerel mahkemenin toplanan deliller ışığında sanık S. hakkında verdiği mahkumiyet kararının yerleşik içtihatlara aykırı olacağı gibi oldukça sakıncalı sonuçlara yol açacağı da açıktır. "
Yargıtay Ceza Genel Kurulu, 2012/6-1309 E., 2013/258 K.
"Sanığın sopa ile tehdit suçunun kabul etmediği, soruşturma aşamasında dinlenen tanıklardan ...’ın sanığın sopa ile tehtidinden bahsetmediği halde tanık ...’nun sanığın sopa ile tehtidini doğrulaması karşısında, tanıklar usulüne uygun olarak dinlenip ifadeleri arasındaki çelişkiler giderildikten sonra sanığın hukuki durumunun değerlendirilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
Kanuna aykırı, sanık ... müdafiinin temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden HÜKMÜN BOZULMASINA,"
YARGITAY 4. Ceza Dairesi 2016/8217 2020/5831 08.06.2020
"Ceza yargılamalarında amaç, gerçeğin hiçbir şüpheye yer bırakılmaksızın ortaya çıkarılmasıdır; şüphenin bulunması halinde, mahkûmiyet kararı verilmesi ceza yargılaması hukukunun genel ilkelerine aykırıdır; şüpheden sanığın yararlanacağı evrensel bir ceza yargılaması hukuku ilkesidir ve varsayımlara dayanılarak mahkûmiyet hükmü kurulamaz."
Yargıtay Yüksek 6. Ceza Dairesinin 24/10/2011 tarih, 2008/15060 E-2011/44361 K sayılı ilamında;
"Sanığın aşamalarda yüklenen suçu kabul etmemesi, sanıklardan ...'in soruşturma aşamasında sanıktan hiç bahsetmediği halde, kovuşturma aşamasında suça konu eşyaları sanık ... tarafından getirilen araç ile götürüldüğü yönündeki beyanı arasında kısmi çelişkinin bulunması ve yüklenen suçu işlemediğini beyan eden sanığın savunmasının aksine hakkında beraat kararı verilen ...'in atfı cürüm niteliğindeki beyanı ile tüm dosya içeriği karşısında; sanığın yüklenen suçu işlediğine dair suç isnadı dışında mahkumiyetine yeterli, kesin kanıtlar bulunmadığı gözetilmeden, beraatı yerine yazılı şekilde mahkumiyetine karar verildiğinden bahisle yerel mahkeme taarfından verilen mahkumiyet kararının BOZULMASINA, karar verilmiştir."
30/09/2010 tarih, 2006/11735 E-2010/15175 K sayılı ilamında
"Sanık ...'nın, yüklenen hırsızlık suçunu işlediğini gösterir, diğer sanık ...'ın aşamalardaki soyut suç atması dışında, savunmasının aksini ispatlayan, her türlü kuşkudan uzak, hükümlülüğüne yeterli, kesin ve inandırıcı hukuka uygun kanıt bulunmadığı gözetilerek, beraatına karar verilmesi gerektiği düşünülmeden, yasal ve yerinde olmayan gerekçeyle yazılı şekilde hükümlülüğüne karar verildiinden bahisle yerel mahkeme tarafından verilen mahkumiyet kararının BOZULMASINA, karar verilmiştir."
Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 22.05.1996 tarih, 1996/3748 esas-1996/4759 karar sayılı içtihadında;
MÜVEKKİLİN ATILI SUÇLARI İŞLEDİĞİNE DAİR KESİN İNANDIRICI HERHANGİ BİR SOMUT DELİL BULUNMAMAKTADIR
HUKUKİ SEBEP : TMK, TCK , CMK ve ilgili mevzuat.
SONUÇ VE TALEP :Yukarıda arz ve izah edilen veya mahkemece re’sen takdir edilen sebeplerle ;
Müvekkilin beraatine karar verilmesini,
Mahkeme aksi kanaatteyse lehe hükümlerin uygulanmasını ,vekaleten ve saygıyla arz ve talep ederiz.
25/09/2024
SANIK MÜDAFİİ
Av. Ferhat AYHAN
e-imzalıdır
Kommentare